Saltanat...
Genç yazar Şükrü Çermik’in Aygan Yayıncılık’tan çıkan eseri. Eseri elime
alırken bir “ilk roman” okumanın farkındalığıyla okudum. İlk romanlar, çok
önemlidir. Bir yazarın, en başarılı, en anlamlı, en güzel ve en çok hatâ
barındıran eseri, genellikle ilk romanlarıdır. Zîrâ ilk romanlar, tamâmen edebî
kaygı ile yazılırlar. Henüz maddî kaygılar, kendini göstermemiş olur.
Saltanat,
Kânunî Sultân Süleyman Han’ın büyük oğlu Şehzâde Mustafâ’nın öldürülmesi
engellenip, babasından tahtı alması üzerine kurgulanmış, bir fantastik roman.
Hacı Bektâş-ı Velî’nin kerâmetiyle zaman yolculuğu yapıp, Şehzâde Mustafâ’nın
yanına giden Batur adlı bir gencin yaşadıkları ve mücâdelesini anlatıyor.
Şehzâde
Mustafâ konusu, özellikle Muhteşem Yüzyıl adlı dizi ile oldukça popülerleşti. Ancak
bu eserde, bu konunun bambaşka bir şekilde işlendiğini görüyoruz. Târih, “keşke”leri
kaldırmaz. Ancak edebiyât, “keşke”ler için oldukça geniş ve uygun bir alandır. Bir
târihçi, Şehzâde Mustafâ öldürülmeseydi, şunlar şunlar olurdu, diyemez. Ama bir
edebiyâtçı, bunu diyebilir ve hattâ bunun nasıl olacağına dâir bir kurgu da
oluşturabilir. İşte, bu eserde karşımızda olan tam da budur.
Eser,
oldukça hoş bir dile ve akıcı bir anlatıma sâhib. Yâni kitâbı okurken,
atmosferi hissedebiliyorsunuz. Bu açıdan oldukça güzel ve önemli bir yeri var. Konu
açısından da oldukça özgün olması da, onu bu alanda yazılmış romanlardan
ayırıyor. Bir yazarı, diğerlerinden ayıran eserleridir. Bir eseri,
diğerlerinden ayıran da özgünlüğüdür. Dolayısıyla Şehzâde Mustafâ’yı anlatan
birçok eser içerisinde Saltanat, oldukça özgün bir konuma ve önemli bir “tekliğe”
sâhib.
Eseri
okurken, yazarın kişisel beğenileri ve düşünceleri hakkında da çıkarımda
bulunulabiliyor. Bursa şehrine ve Bursa’nın târihî ve dînî yerlerine dâir
anlatımlarından, bu şehre ve bu yerlere ne kadar önem verdiğini görebiliyoruz. Ayrıca
fantastik sahnelerin kurgulanışında da oldukça başarılı olduğunu
söyleyebilirim. Zîrâ fantastik sahneler, gerçek olmamalarından dolayı birçok
yazar için sıkıntı taşıyan sahnelerdir. Birçok yazarın bu sahneleri
kurgulamalarının fazlasıyla sırıttığı ve eğreti durduğunu düşündüğümüzde,
yazarı takdîr etmek gerekir. Ayrıca kitâbda Samet Aksakal’ın eseri Shaman’a
selâm çakması da oldukça hoş bir sürpriz olmuş.
Bununla
birlikte görebildiğim kadarıyla bir küçük mantık hatâsının da olduğunu söylemek
gerekiyor. Ancak bu hatâ, yazar açısından düzeltilebilecek bir hatâ olduğu için
üzerinde çok durmaya gerek yok. Ayrıca kitâbın akışına da zarar vermediğini de
belirtmek gerekiyor. Tabiî olarak, kitâbın ikinci baskısında bu hatânın
olmamasını dilerim.
Kitâbın
sonunun, mutlâk bir sonla bitmediğini göz önüne alırsak, ikincisinin de
gelebileceğini söyleyebiliriz. Bu da tabiî olarak, birinci kitâbın gücünü ve
etkisini de arttıracaktır. Kânunî Sultân Süleymân Han dönemine edebî bir gözle
bakmak isteyenler ve Şehzâde Mustafâ’ya dâir bâzı soru işâretleri barındıranlar
ile fantastik edebiyâtı sevenler için oldukça önemli ve değerli bir eser
olduğunu söyleyebilirim. İkinci baskısında küçük hatâlarının da düzeltilmesi
ile berâber kendi alanının önemli eserleri arasına girebilecek bir eser... Bu
yüzden tavsîye ederim, okuyunuz efendim.
KUTLU
ALTAY KOCAOVA
03.11.2015