Geçtiğimiz kasım ayında İslâm öncesi Türk târihi ve
Sinoloji üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız değerli hocamız Prof. Dr. Tilla
Deniz Baykuzu’nun “Son Bilgiler Işığında Kürşad İsyanı” adlı eseri yayınlandı.
Gerçi ben, ancak dün edinebildim ama yine de geç olsun, güç olmasın diyorum.
Bilindiği üzere Kürşad İsyânı, Türk târihinin en az
bilinen ama edebî olarak en önde gelen olaylarından biridir. Atsız Hoca’nın
târihçiliği ve edebiyatçılığını bir araya getirdiği bir karakterdir. Bununla
berâber bu karakterin, isim babası da bizzât Atsız Hoca’dır. Gerçi Atsız Hoca,
Osman Fikri Sertkaya ile olan konuşmasında Çin kaynaklarında Chieh-she-shuai ya
da Chieh-she-er olarak bilinen kişinin Türkçe adı olarak neden Kürşad adını
öngördüğünü uzun uzun anlatmıştır. Konumuz bu olmadığı için ayrıntıya
girmeyeceğim, dileyenler Sertkaya’nın söz konusu makâlesini okuyabilirler[1].
Ancak tabiî olarak Atsız Hoca’nın ortaya koyduğu ismin, sâdece bir tahmîn
olduğunu da söylememiz gerekir.
Son Bilgiler Işığında Kürşad İsyanı, bu konuda Türkiye’de
yazılan “ilk” akademik-bilimsel kitâb olma özelliği de taşıyor. Elbette bu
konuyu ele alan birçok öykü, tiyatro eseri (Sabahattin Ali, 1936 yılında
Esirler[2]
adlı tiyatro oyununu yazmış ve kendince bir Kürşad yaratmıştır) ve roman ile
akademik anlamda makâleler yazılmıştır ya da Göktürkleri konu alan akademik
eserlerde yer almıştır. Ama doğrudan bu konuyu ele alan başka bir bilimsel eser
bulunmamaktadır. Bu yönüyle de bir ilk olarak çok önemli bir noktadadır.
Eser, akıcı bir anlatıma sâhiptir. Bu yönüyle akademik
yayınların oldukça zorlandığı bir noktada önemli bir olumlu özelliğe sâhiptir.
Eser, adından ve konusundan belli olduğu gibi merkezine Kürşad ve isyânını
almakla birlikte aynı zamanda bir Göktürk ve aynı döneme dâir bir Çin târihçesi
vermektedir. Bunları da son dönemde yapılan arkeolojik kazı ve buluntular ve
coğrâfî verilerle zenginleştirmektedir. Bu konuda özellikle son dönemde o
dönemde başkent Ch’ang-an şehri yakınlarındaki Chiu-ch’eng Sarayı’nda yapılan
arkeolojik kazılara önemli yer verildiği gibi bu kazılarda elde edilen veriler
de çok iyi bir şekilde kullanılmıştır.
Bununla birlikte dönemin coğrâfî ve iklim yapısına dayalı
yorumlar da önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye târih eğitiminde maâlesef
coğrafya ve iklimbilim genel olarak yadsınmakta ve bunun târihî olaylarda ne
kadar önemli olduğu göz ardı edilmektedir. Oysa Tilla Deniz Baykuzu hocamız,
Doğu Göktürklerin yıkılmasında ve Çin’e bağlanmasında bu coğrâfî etkenlere
gerektiği gibi yer vermiştir. Böylece okuyucu, Çin’i istediği gibi haraca
bağlayabilen, istediği gibi akın yapabilen Doğu Göktürklerinin birkaç yıl
içerisinde nasıl Çin’e bağlandığını da anlayabilecektir.
Eserin bu olumlu özelliklerinin dışında tamâmen dizgi
sırasında gerçekleştiğini düşündüğüm iki hatâyı da söylemek durumundayım. Çin’e
göç eden, günümüz ifâdesiyle ilticâ eden, Türk boyları verilirken, 629 yılında
dokuz Göktürk erkininin üçer bin süvâri ile Çin’e göç edip, T’ang imparatoruna
teslîm oldukları belirtilmekte ve parantez içerisinde 18 000 süvâri olduğu
yazılmaktadır[3].
Oysa, her birinde üçer bin süvâri olması durumunda bunun 27 000 süvâri etmesi
gerekir. Aynı şekilde birkaç sayfa sonra bu göçlerin topluca yer aldığı tabloda
da 18.000(3000x9)[4]
ifâdesi yer almaktadır ki, burada da 27 000 olarak verilmesi gerekiyordu.
Elbette bu basit hatânın ikinci baskıda düzeltileceğini düşünüyorum.
Son olarak Kürşad merkezli olarak Göktürkler ile
çağdaşları olan Çinli Suei ve T’ang hânedânlıklarını berâberce öğrenmek
istiyorsanız, bu eser, çok değerli ve önemli bir eserdir. Böyle bir eseri
kaleme alarak, bir döneme ışık tutan ve aydınlatan Tilla Deniz Baykuzu hocama
teşekkür ederim…
KUTLU ALTAY KOCAOVA
31.01.2017
[1]
Sertkaya, Osman Fikri, “Kür Şad Adının Etimolojisi veya Türk Tarihinde Kür Şad
Adlı Bir Kişi Var mıdır?”, Gazi Türkiyat, Türkoloji Araştırmaları Dergisi,
s.14, ss.1-10, Bahar 2014, Ankara
[2] Ali,
Sabahattin, Kağnı, Ses, Esirler, Yapı Kredi Yayınları, Mart 2008
[3] Baykuzu,
Tilla Deniz, Son Bilgiler Işığında Kürşad İsyanı, s.33, Kömen Yayınları, Kasım
2016
[4] a.g.e.,
s.37