Kadran Kadraj… Koray Sarıdoğan’ın
ilk romanı. 20 Mart 2015’te yayınlandı. Kitâbla buluşmam ise kitâb yayınlandıktan
birkaç gün sonra gerçekleşti. Kadran Kadraj, sürrealist, fantastik, mistik bir
roman ve gerçek, gerçek üstü ve gerçek dışı hakkında sorgulamalarla dolu olan
bir eser.
Kadran ve kadraj… Ses olarak benzeseler de, pek ilgisi
olmayan iki kavram. Biri, sa’âtlerle ilgili… Diğeri ise fotoğrafla ilgili…
Sa’âtler konusunda pek bilgim ve ilgim olmasa da, fotoğraf, benim için en
değerli ve anlamlı alanlardan biri. Bu kitâbın, benim için değerli olmasının
nedenleri arasında fotoğrafçılığım etkisi büyük. Bununla berâber bu iki
kavramın birbiri ile ilgisi pek olmasa da, öz olarak önemli bir yakınlığı var.
Bu yakınlık ise, zamâna dâir olmaları. Her ikisinde de hareketin ortasında
yaratılmış bir durgunluk var ve her ikisi de, insanoğlunun en büyük
isteklerinden birini, bir nebze gidermeyi amaçlıyor: Zamânı durdurmak.
Koray Sarıdoğan’ın bu eseri, sorgulatan bir eser. Romanı
okurken, insan ister istemez felsefenin içerisinde buluyor, kendini. Gerçeği
düşünüyor. Gerçeğin, gerçekten var olup, olmadığını düşünüyor. Gerçek üstünü,
gerçek dışını düşünüyor. Bunların birbiri ile ilişkisini düşünüyor. Yâni Kadran
Kadraj’ı okuyacaklara tavsiyem, kitâbı ellerine almadan evvel önyargılarını,
dogmalarını, sorgusuz suâlsiz benimsedikleri kabullenmeleri bir kenara
bırakmalarıdır. Aksi takdirde ya kitâbı, okumayı bırakırlar ya da ciddî bir
fikir sarsıntısına kapılabilirler ki, bu da oldukça güzeldir, aslında.
Romanda üç ana karakter var. Kalender, Kumru ve Kalender’in
babası Celal… Tabiî kitâbın diğer ayrıntılarına girmeye gerek yok. Onu,
okuyanların kendisinin bulması gerekir. Zîrâ bir kitâb, iki kişi tarafından
yazılır. Biri yazarın kendisi, diğeri ise okur. Çünkü her okurun, görüşü ve
algısı farklıdır. Bu yüzden de yazılanların okur zihnindeki karşılığı
farklıdır.
Bununla berâber romanın içerisinde uzun bir süre,
herhangi bir gerçek üstü durumla karşılaşılmıyor. Doğal bir insan hayâtı… Hattâ
Kumru ile bile yaşananlar, tanışma, yakınlaşma oldukça doğal bir seyir izliyor.
Bu arada ikili arasındaki erotizm, oldukça başarılı bir tarza sâhip. Zîrâ ne
seviyenin düştüğünü gösteren bir pornografiye, ne de insan doğasının
engellemeye çalışan bir muhafazakârlık var. Sâdece doğal insan hayâtının bir
parçası.
Dolayısıyla kitâbı okurken, insân hayâtının parçaları,
gerçekleri ve doğası ile bunların ne kadar gerçek olduğunu sorguluyorsunuz ve
tüm delilik algoritmalarını bildiği için iyileşmesi mümkün olmayan mutlak bir
delinin yaptıklarını izliyorsunuz…
Benim kitâblar ve yazarlar hakkında, kendim de dâhil olmak
üzere, bir düşüncem var. Genelde (genelleme yapmayı sevmesem bile) yazarların,
ilk romanları daha güzel ve anlamlıdır. Tabiî olarak Koray Sarıdoğan için
ikinci romanını da görmek gerekir. Ama onun için bir süre bekleyeceğiz.
Beklerken ise, bekleme salonunda olanlara tavsiyem, bu güzel eseri, bir ân
evvel edinmeleri ve okumalarıdır. Daha önce de dediğim gibi, okuyunuz efendim.
KUTLU
ALTAY KOCAOVA
16.04.2015