3 Kasım 2015 Salı

SALTANAT – BİR KEŞKE ROMANI


Saltanat... Genç yazar Şükrü Çermik’in Aygan Yayıncılık’tan çıkan eseri. Eseri elime alırken bir “ilk roman” okumanın farkındalığıyla okudum. İlk romanlar, çok önemlidir. Bir yazarın, en başarılı, en anlamlı, en güzel ve en çok hatâ barındıran eseri, genellikle ilk romanlarıdır. Zîrâ ilk romanlar, tamâmen edebî kaygı ile yazılırlar. Henüz maddî kaygılar, kendini göstermemiş olur.

Saltanat, Kânunî Sultân Süleyman Han’ın büyük oğlu Şehzâde Mustafâ’nın öldürülmesi engellenip, babasından tahtı alması üzerine kurgulanmış, bir fantastik roman. Hacı Bektâş-ı Velî’nin kerâmetiyle zaman yolculuğu yapıp, Şehzâde Mustafâ’nın yanına giden Batur adlı bir gencin yaşadıkları ve mücâdelesini anlatıyor.

Şehzâde Mustafâ konusu, özellikle Muhteşem Yüzyıl adlı dizi ile oldukça popülerleşti. Ancak bu eserde, bu konunun bambaşka bir şekilde işlendiğini görüyoruz. Târih, “keşke”leri kaldırmaz. Ancak edebiyât, “keşke”ler için oldukça geniş ve uygun bir alandır. Bir târihçi, Şehzâde Mustafâ öldürülmeseydi, şunlar şunlar olurdu, diyemez. Ama bir edebiyâtçı, bunu diyebilir ve hattâ bunun nasıl olacağına dâir bir kurgu da oluşturabilir. İşte, bu eserde karşımızda olan tam da budur.

Eser, oldukça hoş bir dile ve akıcı bir anlatıma sâhib. Yâni kitâbı okurken, atmosferi hissedebiliyorsunuz. Bu açıdan oldukça güzel ve önemli bir yeri var. Konu açısından da oldukça özgün olması da, onu bu alanda yazılmış romanlardan ayırıyor. Bir yazarı, diğerlerinden ayıran eserleridir. Bir eseri, diğerlerinden ayıran da özgünlüğüdür. Dolayısıyla Şehzâde Mustafâ’yı anlatan birçok eser içerisinde Saltanat, oldukça özgün bir konuma ve önemli bir “tekliğe” sâhib.

Eseri okurken, yazarın kişisel beğenileri ve düşünceleri hakkında da çıkarımda bulunulabiliyor. Bursa şehrine ve Bursa’nın târihî ve dînî yerlerine dâir anlatımlarından, bu şehre ve bu yerlere ne kadar önem verdiğini görebiliyoruz. Ayrıca fantastik sahnelerin kurgulanışında da oldukça başarılı olduğunu söyleyebilirim. Zîrâ fantastik sahneler, gerçek olmamalarından dolayı birçok yazar için sıkıntı taşıyan sahnelerdir. Birçok yazarın bu sahneleri kurgulamalarının fazlasıyla sırıttığı ve eğreti durduğunu düşündüğümüzde, yazarı takdîr etmek gerekir. Ayrıca kitâbda Samet Aksakal’ın eseri Shaman’a selâm çakması da oldukça hoş bir sürpriz olmuş.

Bununla birlikte görebildiğim kadarıyla bir küçük mantık hatâsının da olduğunu söylemek gerekiyor. Ancak bu hatâ, yazar açısından düzeltilebilecek bir hatâ olduğu için üzerinde çok durmaya gerek yok. Ayrıca kitâbın akışına da zarar vermediğini de belirtmek gerekiyor. Tabiî olarak, kitâbın ikinci baskısında bu hatânın olmamasını dilerim.

Kitâbın sonunun, mutlâk bir sonla bitmediğini göz önüne alırsak, ikincisinin de gelebileceğini söyleyebiliriz. Bu da tabiî olarak, birinci kitâbın gücünü ve etkisini de arttıracaktır. Kânunî Sultân Süleymân Han dönemine edebî bir gözle bakmak isteyenler ve Şehzâde Mustafâ’ya dâir bâzı soru işâretleri barındıranlar ile fantastik edebiyâtı sevenler için oldukça önemli ve değerli bir eser olduğunu söyleyebilirim. İkinci baskısında küçük hatâlarının da düzeltilmesi ile berâber kendi alanının önemli eserleri arasına girebilecek bir eser... Bu yüzden tavsîye ederim, okuyunuz efendim.

KUTLU ALTAY KOCAOVA

03.11.2015