Klasik Yayınları, 2006 yılında çok önemli bir eseri Türk
okurlarına sundu. Osmanlı topraklarında İrân’ın son büyükelçisi olan Han Melik
Sasanî’nin “Yadbudha-yı Sefaret-i
İstanbul” eseri, Hakkı Uygur tarafından Türkçe’ye “Payitahtın Son
Yıllarında Bir Sefir” adıyla çevrildi.
Han Melik Sasanî, İrân diplomasi kademelerinin birçok
alanında görev yapmış, oldukça tecrübeli bir isim ve genel olarak görev yaptığı
yerlerdeki diğer yabancı diplomatlarla arası iyi olmuş olan biri. Kitâba
baktığımızda tam bir İrân vatanseveri ve milliyetçisini görüyoruz. Bununla berâber
bu duygu ve düşünceleri, verdiği bilgilere yansımamaktadır.
Bu kitâb, hem Osmanlı’nın, hem İrân’ın, hem de genel
olarak Ortadoğu’nun 19. yüzyılın ortasından îtibâren neler yaşadığını ortaya
koyduğu gibi bu yaşananların sebeblerini de ortaya koyuyor. Sasanî,
beklenmeyecek ölçüde bir özeleştiri sunuyor ve bu özeleştiri ile Ortadoğu’nun
yaşadıklarının sebeblerini ortaya koyuyor.
Elçilik arşivine dayanarak verdiği bilgiler ile Osmanlı’nın
son döneminde yaşanan ve bilmediğimiz birçok konuyu ortaya koyuyor. Ancak kitâb,
1965 yılında yazılıp, 2006 yılında Türkçe’ye çevrilmiş olmasına rağmen, maâlesef
Türkiye’de söz konusu döneme dâir araştırma yapanların çok az kullandığı bir
eser. Şimdiye kadar sâdece birkaç makâle ve kitâbda kaynakça olarak
kullanıldığını gördüm ki, bu Türk yakın târih araştırmacıları açısından büyük
bir eksiklik. Özellikle Sultân 2. Abdûlhâmid dönemi ile İttihâd Terakkî dönemine
dâir araştırma yapacak târihçilerin mutlâka okuması gereken bir eser.
Yazar, bir yandan, soyadından bekleneceği üzere, Fars millîyetçiliğine
sâhib olsa da, İrân coğrafyasına hâkim olan bütün yönetimleri, genel olarak
İrânlı olarak nitelemektedir. Öyle ki, İrân’dan Osmanlı’ya gönderilen
elçilerden söz ederken, Emîr Timur’un, Bayındır Uzun Hasan’ın (Ak Koyunlular)
gönderdiği elçileri de saymaktadır. Anlatımlarına bakılırsa, İrân târihini tek
parça olarak ele almakta ve aradaki Fars, Arab, Türk bütün yönetimleri, İrân
devletinin parçası olarak nitelemektedir.
Ayrıca eserin bir diğer önemli tarafı da, İrân topraklarındaki
Türk kökenli yönetimin Farslaşmasının adım adım görülebilmesidir ki, Han Melik
Sasanî, bunu çok güzel bir biçimde ortaya koymuştur. Bununla birlikte Osmanlı
topraklarında yaşayan Şiîlere yönelik ilgisi de oldukça önemlidir. Kendisi Bektâşîleri,
Alevîleri ve Tahtacıları, gulât (aşırı) Şiî olarak nitelemektedir ve bu konuda
çok önemli istatistikler ve bilgiler vermektedir.
Sasanî, Osmanlıların İrân’a yönelik politikalarını da sık
sık eleştirmektedir. Ancak eleştirirken kullandığı dil, Osmanlı’ya dâir düşüncelerini
ortaya koymaktadır. Bununla berâber Osmanlıların İrân vatandaşı Türklere olan
politikasına dâir yazdıkları da oldukça serttir. Bununla birlikte bu
yazılanlar, Osmanlı politikası konusunda bilgi edinmek isteyenler için oldukça
önemlidir. Özellikle Osmanlıların Turan ve İslâm birliği politikası, bu
politikalar doğrultusunda askere alınan İrânlılar (Türk ve Fars) konusunda
bilgi edinmek isteyenler, mutlâka okumalıdır.
Sasanî, bir edebiyatçı olmamasına rağmen oldukça akıcı ve
etkili bir dile sâhibdir. Dolayısıyla okurken, okuyucuyu zorlamadığı kitâb,
kolay okunabilmektedir. Bu, kendisi açısından önemli bir noktadır. Bununla
birlikte Klasik Yayınları’nın çevirisi açısından bâzı sıkıntılar bulunmaktadır.
Elbette dille ilgili bir sıkıntı bulunmamaktadır. Ama Hicrî Şemsî (Osmanlıların
Rûmî dedikleri İrân takvîmi) ve Hicrî Kamerî takvimlerin milâdî takvimle
karşılıkları verilirken, bâzı hatâların yapıldığı görülmektedir. Umarım
ileride, eserin ikinci baskısı yapılırsa (bunu hak ediyor), düzeltilmiş olur.
Bu kitâbda Ortadoğulu toplumların (Türk, Arab, Fars)
sosyolojik yapıları, bürokratik yolsuzlukları, çürümüşlükleri bulacaksınız. Çok
değerli istatistiklere ulaşacaksınız ve çok değerli hâtırâlar okuyacaksınız.
Yâni bu kitâb, sosyoloji, istatistik, hâtırâlar ve en önemlisi de târih
alanında okuyanlarla çalışanlar açısından çok önemli bir eserdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder